Küresel süper denizci gücün kısa tarihi. Modern kapitalizmin ilk kurulduğu ülke olan Hollanda, ilk halka açık şirket ve borsa ile modern bankacılık ve gemi sigortacılığının da doğduğu yer. Altın çağını yaşadığı 17. yüzyılda pek çok alanda günümüze yansımaları olan denizcilik keşif ve icatlarının sahibi oldu.
Pek çok dilde Hollanda olarak bilinen devletin resmi adı “Nederland Krallığı (Koninkrijk der Nederlanden)”dır. Ülke toprakları tamamen deniz seviyesinde olduğu için Fransızca (Pays Bas), İngilizce (Low Countries) yani “Alçak Ülkeler” olarak bilinir. 1581-1795 yılları arasında var olan ve bugünkü Hollanda’nın temelini atan Yedi Birleşik Alçak Devletler Cumhuriyeti (Republiek der Zeven Verenigde Nederlanden) yedi eyaletten oluşuyordu ve en büyükleri Amsterdam ve Rotterdam’ı da içeren Hollanda olduğu için dünya genelde Hollanda adını kullanmayı tercih etti. Hollanda, modern kapitalizmin ilk kurulduğu ülkedir. İlk halka açık şirket ve borsa ile modern bankacılık ve gemi sigortacılığı Hollanda’da doğdu. Özel mülkiyet ve girişimcilik kültürü ile serbest ticaret, ticari özgürlükler ve hukukun üstünlüğü hızla gelişti. Küresel ekonomi bağlantıları modern denizciliği sayesinde genişledi. 17. yüzyılda dünyanın en denizci devletiydi.
DENİZAŞIRI TİCARET HÂKİMİYETİ
Hollanda’ya üstünlük sağlayan faktörlerin başında, bu ülke halkının denizci geleneği geliyordu. Başlangıçtan itibaren büyük bir balıkçı filosuna sahip olmaları ve daha sonra Avrupa ticaretinde öne çıkan çok güçlü tüccar sınıfı vasıtasıyla, özellikle Baltık’ta Hansa geleneğine sahip etkili deniz ticaret filosuna sahip olmaları başarının nedenleri arasındaydı. 15’inci yüzyılda iki milyon Hollandalı nüfusun yarım milyonu ya balıkçılık yapıyor ya da gemilerde çalışıyordu. Sadece Avrupa’da değil, söz konusu dönemde dünyada nüfusunun yüzde 25’i deniz ve denizcilikle uğraşan başka bir ulus yoktu. 1610 yılında Venedikli diplomatlar, hükümetlerine Hollandalılar hakkında şunları yazmıştı: “Denizlerde üstünlük için büyük gayret içindeler. O kadar üstün bir akıl, azim ve ilgi ile ilerliyorlar ki, denizciliği tüm işlerin üstünde tutuyor ve devletin güç ve güvenliği olarak algılıyorlar.”
Ren Nehri’nin ağzında yer aldığı için ticaret için ideal bir konumdaydı. Amsterdam ve Rotterdam başta olmak üzere limanları Avrupa’nın en işlek ticaret merkezleri haline geldi. 1602’de kurulan Amsterdam Borsası, küresel finansın merkeziydi. 1609 yılında kurulan Amsterdam Wisselbank liderliğinde, Amsterdam dünya finans merkezi oldu. 1602’de kurulan Doğu Hint Şirketi VOC (Verengide Ostindische Compagnie) dünyanın ilk büyük çok uluslu şirketlerinden biriydi ve denizaşırı ticarete hâkim oldu. 1621 yılında Batı Hint Şirketi’ni GWC (Geoctrooieerde Westindische Compagnie) kurdular. VOC, Baharat Adaları’ndan (Endonezya), Hindistan’dan, Japonya’dan ve Afrika’dan büyük miktarda zenginlik getirdi. GWC ise Amerika kıtasında ve Afrika’da faaliyet göstererek köle ticaretinde büyük rol oynadı. Hollanda’nın sömürgesi Endonezya’nın Batavia (Cakarta) şehrinde kurulan Doğu Hint Şirketinin merkez karargâhının olağanüstü bir haberleşme ve ticaret ağı vardı. Hollandalı tüccarlar, ilerleyen yıllarda o kadar ileri gittiler ki, 1614 yılında, Amerika’da Hudson nehrinde sömürge kurdular. Bugünün New York’u olan şehre Yeni Amsterdam dediler. Bugün bile oradaki pek çok yer adı Felemenk kökenlidir.
GEMİLERİN VE TEKNE TİPLERİNİN GELİŞTİRİLME SÜRECİ
Ülkenin diğer bir avantajı da gemi inşa sanayi idi. Başlangıçta İspanya ve Portekiz’den ele geçirdikleri Karak tipi 3/4 direkli yuvarlak gövdeli yelkenli gemi tiplerini taklit ettiler. Daha sonra kendi tasarımlarına geçerek dünyanın en iyi gemilerini inşa ettiler. 1400 yılına kadar orsa ve dar apaz seyri bilinmiyordu. Kendi suları çok sığ olduğundan yüksek draftlı tekneler yerine geliştirdikleri bordadan sarkıtılan (leeboard – zijzwaarden) salma ile yelkenli gemilerin rüzgâra karşı dar açı ile orsa seyri yapabilmelerini mümkün kıldılar. 17. yüzyılda özel bir kargo gemisi olarak tasarlanan Fluyt (Filinta) tipi yelkenli ticaret gemileri, orsa seyri yapabilme, azami taşıma kapasitesi ve asgari mürettebat sentezi ile uzun bir süre denizlerde hâkim gemi tipi oldu. Ayrıca Joeker/Haringbuizen tipi hem açık denizde hem sığ suda giden yandan salmalı balıkçı gemilerini geliştirdiler. Hollanda’nın denizlerdeki egemenlik döneminde denizciliğe bir diğer katma değeri de gemi karinasında bakır kullanılmasını başlatmaları oldu. Mercator haritalarının denizciliğe kazandırılması da bu katkılar arasında sayılabilir.
Denizcilik birikimi, teknolojik üstünlüğü, balıkçı ve ticaret filosu ile donanması sayesinde 17. yüzyıl son yarısında dünya denizlerinde Hollanda bayrağı en çok görünen bayraktı. 1670’te Hollanda ticaret gemileri yarım milyon tona yakın yük taşımışlardı. Bu miktar tüm Avrupa toplamının yarısına yakındı.
SAVAŞLAR VE
AMİRALLİK KURULU
Ciddi anlamda bir donanmaya, İspanyollarla 80 yıl süren Katolik – Protestan savaşları sayesinde sahip oldular. Korsan gemileri ile ticaret gemilerini silahlandırarak bir donanma meydana getirdiler. İspanyol hegemonyasının gerilemesinde büyük rol oynadılar. 1574 yılında “Zuiderzee” deniz savaşında İspanyol Donanması’nı yendiler. 1588’de İspanya’nın “Yenilmez Armada”sının İngiliz Hollanda ortak donanması tarafından batırılması ile büyük şöhret kazandılar. Bu savaş öncesinde Hollandalı denizciler, yüzlerce ticaret gemisini savaş gemisine dönüştürebilmişlerdi. En büyük başarıları İspanyol işgali altındaki Güney Hollanda limanlarına uyguladıkları deniz ablukası idi. İspanyol donanması ve ordusu bu ablukadan çok etkilenmişti. Hollanda, altın çağında balıkçılıktan da büyük kaynak sağladı ve bu kaynakla çok sayıda yeni gemiler inşa etti. Bu dönemde iki bine yakın gemi batırdılar.
Bu savaşlardan çıkardıkları dersler paralelinde, 1589 yılında Hollandalılar ilk kez Amirallik Kurulu’nu (Admiralty) oluşturdular. Birkaç istisna dışında, amiral ve kaptanlık mertebesine ulaşan Hollandalı denizciler şehirlerdeki veya kırsal bölgelerdeki ya daha yüksek ya da en yüksek sosyal sınıfların üyeleriydi. Söz konusu dönemde Tromp ve De Ruyter gibi dünya klasmanında amiraller çıkardılar. Amiral Michiel de Ruyter, 1667 yılında filosu ile Londra yakınlarına kadar gelerek Thames Nehri’nin bir kolu olan Medway’de İngiliz Donanması’nın bazı gemilerini yaktı. Bu cesur hareket, Norman istilasından sonra, ilk kez İngiliz anavatanına karşı geliştirilen bir deniz akını olmuştu.
ÜSTÜNLÜĞÜ YİTİRİŞ
Hollandalı denizciler 1609 yılında Seylan Adası’nı Portekiz’den aldılar. 1619’da Cakarta’yı, 1624’te Tayvan’ı, 1641‘de Malakka Boğazı’nı işgal ettiler. 1626 yılında İngilizleri Endonezya’dan attılar. Onlar da Hindistan’a yönelmek zorunda kaldılar. 1640 yılında Albert Tasman kendi adını verdiği denizi buldu ve Avustralya kıtasının etrafını dolaştı. 1643’te Karayipler’de Curaçao’ya yerleştiler. 1652’de Güney Afrika’yı sömürgeleştirdiler.
Her gücün yükselişi gibi kaçınılmaz olan çöküşü de İngiliz ve Fransız donanmalarının daha yüksek ateş gücüne sahip, derin karinalı gemilerin ortaya çıkması ile 1640 sonrası başladı. Hollanda’nın inşa ettiği gemiler savaştan çok ticarete yönelikti. Ancak yetiştirdikleri iyi denizcilerle bu süratli ve hafif gemilere yerleştirdikleri topları çok etkin kullanmayı becererek, yıllarca denizlerde egemen oldular. Fransızlar da Avrupa’da Hollanda’yı tehdit eden bir güç haline geldi. 1640 yılından sonra Fransa, denizlerdeki üstünlüğü Hollanda’dan aldı. 18. yüzyılda da İngiltere, deniz gücünü artırarak Hollanda’yı gölgede bıraktı. Bu gerileme esnasında İngiltere ile aralarında ciddi krizler yaşandı ve 1652 -1674 yılları arasında üç kez savaştılar. Savaşların temel nedeni, İngilizlerin kendi mallarını dünya denizlerinde sadece kendi bayrağını taşıyan ticaret gemilerine taşıtması ve Hollanda’nın bu karara uymamasıydı. Hollanda’nın öylesine büyük bir ticaret filosu vardı ki, İngilizler Hollandalıların deniz ticaretine tamamen egemen olmalarını engellemek için, 1651 tarihinde Denizcilik Yasası’nı “The Navigation Act”ı onaylamıştı. Savaş bu yasa ile başladı. 1672’de düşman cephesi daha da büyüdü. Fransa, İngiltere ve Münih Birliği (Kutsal Roma İmparatorluğu) Hollanda’yı işgal etti. Felaket Yılı (Rampjaar) olarak anılan bu dönem sonrası Hollanda, bağımsızlığını korusa da ciddi ekonomik ve askeri kayıplar yaşadı. İngiltere ve Fransa’ya karşı ticaret hâkimiyetini kaybetti. Savaşlardaki yenilgiler ve yatırım eksikliği donanmayı zayıflattı. Ayrıca Alman asıllı Hollanda Monarşisini temsil eden Orange Hanedanı ile Cumhuriyetçiler arasındaki iç çatışmalar gerileme ve çöküşü hızlandırdı. 1795 yılında yaşanan Fransız işgali son noktayı koydu. 18. yüzyılın sonlarında Hollanda Cumhuriyeti küresel denizci bir süper güçten Fransız kontrolü altındaki küçük bir devlete dönüşmüştü.
BUGÜNE MİRASI
Hollanda altın çağını yaşadığı 17. yüzyılda pek çok alanda bugüne yansımaları olan denizcilik keşif ve icatlarının sahibi oldu. Orsa seyri ve salma; filinta (fluyt) ile yat (yacht) tipi hızlı ve çevik gemiler; fırkateyn dizaynının ve erken buz kırıcı gemilerin geliştirilmesi; kuru havuz ve yüzer iskele sistemlerinin geliştirilmesi; gemi borda topçu ateşini azami seviyeye çıkarmak için savaş gemilerini muharebe nizamı içinde tutacak taktikler ile gelişmiş ateş gemileri kullanım taktiklerinin geliştirilmesi; 17. yüzyılın en iyi haritaları ile başlayan modern haritacılık; sarkaçlı saatin (Huygens Saati) geliştirilmesi; Tasman, Barent ve Hudson gibi kâşiflerle önceden gidilmemiş alanların keşfedilmesi; Bataklık, sazlık deniz alanlarının ıslahı ile modern limanlar ve kanallar ile iç su yollarının geliştirilmesi; balina avcılığında devrimsel yenilikler ve öncülük dünün bugüne mirasıdır.☸