Okyanuslarda renkli ve kırılgan bahar

Çiçekler, böcekler, deniz, kum… Böyle güzel konular konuşurken o tatsız mevzuya girmek istemezdim ama ne yazık ki, ismi lazım değil, baş harfi iklim krizi olan mesele buraya da el atmadan duramıyor. Hepsini konuşacağız. Hadi gelin, denizin derinliklerine dalalım…

Okyanusların da mevsimleri var.  Bahar mevsimi, aslında gerçekten de “doğanın” yeniden doğuşu. Kara, hava, su… “Tüm doğanın” uyanışı. Karada çiçekler açarken, kuşlar cıvıldarken bahar geldi diyoruz. Peki ya suda? İlkbahar yalnızca karada değil, denizlerde ve okyanuslarda da büyük bir dönüşüm başlatıyor. Bir nevi, okyanuslar da kış uykusundan uyanıyor ilkbaharda. 

DERİNLİKLERDE AÇAN ÇİÇEKLER

Okyanuslarda muazzam bir biyoçeşitlilik var. Aklımızın alamadığı, hatta hâlâ insanlığın keşfedemediği sayısız canlı türü suyun derinliklerinde salınıyor. Devasa olanı da var, mikroskopla anca görülebileni de. Adeta okyanusta baharı müjdeleyen de bu mikroskopla ancak görülebilen planktonlar oluyor çoğunlukla. İlkbahar aylarının gelmesiyle, yavaş yavaş günler uzuyor, daha fazla güneş ışığı suya ulaşabiliyor, denizler, okyanuslar ısınmaya başlıyor. İşte bu çevresel koşullar da denizin derinliklerinde sakince bekleyen fitoplanktonları adeta uykusundan uyandırıyor ve hızla çoğalmasını sağlıyor. Tıpkı karada açan çiçekler gibi, deniz yüzeyini kaplayan bu mikroskobik canlılar okyanusun büyük bir hareketlilik kazanmasını sağlıyor. Öte yandan, erimeye başlayan karlar ve bahar yağmurları, nehirleri besleyerek besin maddelerini denize taşıyor. Güçlü bahar rüzgârları da yüzey suyunu iterek okyanusun derinliklerinden besin ve mineral zengini suyu yukarı taşıyor. Bu yükselme (upwelling) olayı, deniz yaşamında verimi başka bir seviyeye taşıyor. 

DÖNÜŞÜM ZAMANI

Güneş ışığı, ısınan su ve bu besin bolluğu birleştiğinde, okyanus adeta bir bahar şenliğine dönüşüyor. Önce fitoplanktonlar “çiçek açıyor” (ki plankton aşırı derecede çoğaldığında “phytoplankton or algae blossom” diye geçer), ardından da bu canlılarla beslenen balıklar, deniz kuşları ve daha büyük deniz canlıları için büyük bir şölen başlıyor. Hatta, kimi zaman bu bahar patlaması uzaydan dahi görülebiliyor. NASA’nın uydu görüntülerine bakmak isteyen meraklılar varsa aranızda, denizin üzerindeki açık yeşil ve süt mavisi dalgaların, yüzeyde çoğalan fitoplanktonların izini sürdüğünü keyifle izleyebilir; hakikaten enteresan görüntüler çıkıyor.

Bahar aylarında başka birçok canlı için dönüşüm başlıyor. Chinook somonları, üreme alanlarına göç ederken, Atlantik somonları tatlı sulardan okyanusa açılmaya hazırlanıyor. Dev deniz memelileri bile bu hareketlilikten etkileniyor; kambur balina türü bahar aylarında yiyecek bulmak için uzun göç rotalarına baş koyuyorlar. Deniz buzu ise mevsimlere bağlı olarak oluşup, büyüyüp, sonra eriyor. Yıllık maksimum genişliğe, yani en fazla deniz buzunun olduğu döneme, ilkbaharın başlarında ulaşıyor. İlkbahar ve yaz boyunca deniz buzu erimeye devam ediyor ve sonbaharda da artık en düşük seviyesine ulaşıyor. Bu olayların hepsi, okyanusun bahar mevsimindeki büyük değişiminin bir parçası ve deniz ekosistemlerinin sağlıklı bir şekilde işlemesi için hayati önem taşıyor. Uzun lafın kısası, okyanuslarda da mevsimler var.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİ

Esasında deniz ekosistemleri, mevsimsel değişimlere oldukça duyarlı. Kış aylarında güneş ışığı sınırlı, deniz yüzeyi soğuk iken suyun üst katmanları ile alt katmanları arasındaki sıcaklık farkı oldukça düşük oluyor. Bu da planktonların büyümesini sınırlandırıyor. İşte bahar aylarıyla birlikte işler bu şekilde değişmeye başlıyor. Peki iklim krizi tüm bunların neresinde? 

İklimlerin değişmesi bir nevi “mevsimlerde dengesizlik” demek aslında. Haliyle bu doğadaki dengeye yansıyor. Az önce bahsettiğimiz besin zincirinin babası fitoplanktonlar örneğin. Bunların sayısı normalde soğuk havalarda zooplanktonlar ve onu yiyen başka canlılar tarafından kontrol altında tutuluyor. Ancak suyun ısınması ve daha fazla güneş ışığı demek fitoplanktonların epey bir bollanması demek. Dolayısıyla baharda sayıları epey artıyor. Ancak normal mevsim koşullarında, daha az ışık ve soğuyan sular nedeniyle fitoplankton popülasyonu azalıyor, ardından zooplankton sayısı da düşüyor. Her ikisi de kış boyunca düşük seviyede kalıyor, ta ki ilkbaharda döngü yeniden başlayana kadar. İşte iklim değişikliği bu planktonların mevsimsel döngüsünü etkiliyor. 

İklimin değişmesiyle, ilkbaharda denizler daha erken ısındığından bazı fitoplankton türleri yılın daha erken dönemlerinde çoğalmaya başlıyor ve tüm ilkbahar çiçeklenmesi daha öne kayıyor. Deniz sıcaklıkları da daha uzun süre yüksek kaldığı için sonbahardaki değişim de daha geç bir tarihe sarkıyor. Tüm fitoplankton ve zooplankton türleri iklim değişikliğine aynı şekilde tepki de vermiyor. Bu da dengelerin şaşmasına yol açıyor elbette. Avcı ve av aynı döngüye giremez hale geliyor. Bazı türler daha sıcak koşullarda gelişirken, diğerleri zorlanıyor. Bazı türler yalnızca belirli sıcak yıllarda başarılı olurken, diğerleri etkilenmiyor. Bunun nedeni, plankton popülasyonlarını kontrol eden diğer faktörlerin de bulunması. Birçok konuda oldugu gibi burada da tek bir neden tek bir sonuçtan bahsedemiyoruz. Birçok faktörün bir araya gelişinin sonuçları oluyor genellikle. Burada aşırı avlanma, insanların tarım yoluyla denize döktüğü besinler ve yırtıcıların da diğer faktörler olması gibi.

HASSAS DENGEYİ KORUMANIN ÖNEMİ

Mevsimsel değişiklikler doğal bir süreç olsa da insan kaynaklı iklim değişikliği okyanusları daha hızlı ve düzensiz bir şekilde dönüştürüyor. Uzun vadede, bu durum deniz ekosistemlerini ve kıyı topluluklarını da tehdit edebilir seviyeye gelecek muhtemelen. Mevsimler karışıyor, sıcaklıklar değişiyor, okyanusların bu hassas dengesi bozuluyor. Fitoplanktonların ne zaman ve ne kadar çoğalacağı belirsizleşiyor, balinaların göç zamanlamaları şaşıyor, buzullar beklenenden hızlı eriyor. Okyanusların baharı, karadaki bahar kadar neşeli ve renkli ama bir o kadar da kırılgan. Ağaçların renk değiştirmesi gibi okyanusta da birtakım şeyler oluyor. Mühim olan, bu birtakım şeylere bizim değil, doğanın kendisinin müdahale etmesi ve dengesini koruyabilmesi.☸

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.